Fahretin ÇELİK

Fahretin ÇELİK

​​​​​​​KAN DAVASI VE AİLE

 


Usta kalem, Eğitimci - Yazar değerli abim Cuma Karataş, "Fırat'ın İki Yakası" isimli romanımızı değerlendirmeye devam ediyor. Cuma kocam, bölgemizin kanayan yarası kan davası ve dağılan, hatta bir birine düşmen olan aile bireylerinin durumlarını harflere sığdırmaya çalışmış. "Fırat'ın İki Yakası" isimli romanımızı ise bu düşüncesinde bir anlamda kaynak göstermiş. İşte hocamızın yazısı…

KAN DAVASI VE AİLE

Fahrettin Çelik’in romanında öldürülen ağabey ile öldüren eşi arasında sıkışıp kalan Hazal’ın öyküsü anlatılır. Hazal genç yaşta dört çocukla bir başına kalan bir kadındır. Hacı ondan küçük ve bekâr bir delikanlıdır.

Uzaktan akrabası Hazal ile evlenir. Hazal yetim çocuklarına öz baba gibi bakar. Hazal’ın abisi Hasan’ın oğlu Hamit’in kendisini dövmesi üzerine gece bekçisi eşi Hacı’yı ısrarla oraya gidip Hamit’e ve annesine derslerini vermesini ister. Hacı gitmek istemez ama Hazal onu çok zorlar. Hacı; Hamit ile tartışır. Hamit bıçakla saldırır. Hacı; Hamit’i korkutmak için silahını çeker. İstemeden öldürmek niyeti olmadan kazayla Hasan’ı ayağından vurur. Hasan ölür.

Hacı hapse düşer. Üç yıl sonra afla çıkar. Hazal; Hacı ile birleşir. Adana’ya göçerler. Adana’da Hacı’nın öldürülmesine Hazal da yardım eder yeğenlerine…

Hazal’ın yerinde kimse olmak istemez tabi… Zor bir seçimdir. Çoğumuz da Hazal’ı lanetlemişizdir. Gerçeklik payını düşünürüz. Bir kadın kendisine bu kadar destek olan bir eşi öldürmeye yardım edebilir mi?

 Çoğumuzun bildiği Bey Velet diye bir Barak ağzı türkü vardır. Türkünün öyküsü de böyle bir olaya dayanır.

Eski zamanlar geçer bu öykü… Bey Velet Antep’ten Maraş’a gider. Yaptığı bir suçtan dolayı yakalanıp zindana atılır. Cezası idamdır. Haber Antep’te duyulunca Bey Velet’in oğlu ve eşinin kardeşi Maraş’a gelirler. Bey Velet’i kurtarmak için çabalarken onlar da yakalanır, zindana atılır. Onlar da idam edilecektir.

Bey Velet’in karısı eşini, kardeşini ve oğlunu kurtarmak için evindeki bütün değerli altını, gümüşü atın heybesine doldurur. Maraş’a gider. Valinin karşısına çıkar. Heybelerindeki altını, gümüşü valinin önüne koyar.

“Bunların hepsi senin! Eşimi, oğlumu ve kardeşimi bırak!” der. Vali önündeki hazineye bakar. Vazgeçilecek bir rüşvet değildir. Vali düşünür; “Ben bu hazineleri alırım ancak bir kişiyi serbest bırakabilirim.” der.

Kadın düşünür. Valinin önerisini kabul etmek zorunda kalır. En azından birisini kurtaracaktır.

“Vali kimin kurtulmasını istiyorsun?” diye sorar;

Kadın sesli düşünür; “Eşim ölürse yeni bir eş bulurum. Ondan çocuklarım da olur, Erkek çocuğum da olur. Ancak kardeşim ölürse annem bu yaştan sonra bana nerden kardeş doğuracak? Vali bey kardeşimi bırakın!” der.




ARŞİV YAZILAR