Dünya genelinde hissedilen iklim krizi, artık soyut bir tehdit değil; sel felaketleri, kuraklık, orman yangınları ve aşırı sıcaklarla kendini her yıl daha fazla hissettiriyor. Türkiye de bu değişimden ciddi biçimde etkileniyor. Peki, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerimiz hangileri? Hangi iller su krizi, çölleşme veya doğal afet riski altında?
Ortalama sıcaklıklar son 50 yılda ciddi oranda arttı.
Yağış rejimi değişti; bazı bölgelerde kuraklık, bazılarında ani yağışlar ve seller arttı.
Tarım alanları, su kaynakları ve biyolojik çeşitlilik büyük tehdit altında.
En çok risk altındaki bölgelerden biri.
Yer altı su seviyeleri düşüyor.
Tarım alanlarında verim azalıyor.
GAP bölgesinde sulama ihtiyacı artarken, kaynaklar giderek azalıyor.
Konya Kapalı Havzası'nda obruklar çoğalıyor.
Sanayi, yoğun nüfus ve kuraklık birleşince su kaynakları baskı altında.
Aynı zamanda deniz seviyesi yükselmesi tehdidi altında.
Her yaz artan sayıda orman yangını yaşanıyor.
Tarımsal üretim (özellikle turunçgil, zeytin, narenciye) ciddi şekilde etkileniyor.
Sıcaklık artışı ve nem kaybı, bitki örtüsünü tehdit ediyor.
İklim değişikliği, bu bölgede de dengesizlik yaratıyor.
Ani yağışlar ve sel olayları (örneğin 2021 Kastamonu-Bozkurt sel felaketi) sıklaşıyor.
Dik yamaçlar nedeniyle heyelan riski artıyor.
Su kaynaklarının azalması, özellikle Gediz ve Büyük Menderes havzalarında ciddi sorun yaratıyor.
Zeytinlikler, üzüm bağları ve pamuk tarlaları, değişen iklimden olumsuz etkileniyor.
Orman yangınları açısından da yüksek riskli bölgelerden biri.
Yapılan modellemelere göre, deniz seviyesi bu yüzyılın sonuna kadar 1 metreye kadar yükselebilir.
Bu durum:
İstanbul, İzmir, Antalya, Samsun gibi kıyı şehirlerini tehdit ediyor.
Kıyı tarım arazileri, altyapı sistemleri ve turizm bölgeleri zarar görebilir.
Uzman Görüşü
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği'nden Prof. Dr. Levent Kurnaz, “İklim değişikliği artık geleceğin değil, bugünün sorunu. Türkiye’nin iklim eylem planlarını acilen yerel düzeye indirmesi ve afetlere karşı dirençli şehirler oluşturması gerekiyor,” diyor.
Çözüm Ne Olabilir?
Yerel iklim uyum planları hazırlanmalı.
Su yönetimi daha verimli hâle getirilmeli.
Orman ve kıyı koruma politikaları güçlendirilmeli.
Yenilenebilir enerji ve karbonsuz ulaşım öncelik haline getirilmeli.
Halk bilinci artırılmalı, özellikle kuraklık ve su tasarrufu konusunda.
İklim değişikliği artık yalnızca bilim insanlarının ya da çevrecilerin konusu değil; çiftçinin, öğrencinin, belediyenin, vatandaşın meselesi. Türkiye’nin farklı bölgeleri, farklı tehditlerle karşı karşıya.
Her birey, her kurum bu mücadelede sorumluluk almak zorunda. Çünkü iklim krizi sınır tanımıyor; ama çözüm hep birlikte mümkün.