Selda AVCI

Selda AVCI

MİSAFİRSİN!

 


MİSAFİRSİN!

Eveeet efendim nerede kalmıştık? Uzun zamandır yazmak için ne zamanım, ne düşüncelerim vardı! Bilirsiniz ben her sıkıntımı, mutluluğumu, üzüntümü sizlerle paylaşan bir yazarım. Bir insanın özü ne ise sözünün de o olması taraftarıyım. Her şeyi bilen, işiten, gören varken inkâr, yalan, dolan, riya gibi olumsuzluk oluşturacak hasletlerden oldum olası da hiç hoşlanmam ve ben Allah’ın alenen bildiği hiçbir şeyi de kulundan saklama gereği duymam. Ben doğruolursam, eğrinin belasını bulduğu günleri izleyeceğim zamanların mutlaka geleceğini bilirim. Dürüstlük paha biçilemez bir mülktür, öyle rastgele kişilerde bulamazsınız! Ucunda ölüm bile olsa dürüstlük her zaman yoldaşımız olmalı…

Efendim malumunuz ben ‘’Kayseri Üniversitesi, Radyo ve Televizyon Teknolojisi’’ birinci sınıf öğrencisiyim. Aşırı yoğun ve bol dersli bir dönemi geride bıraktım, bu sebeple de yazamadım uzun zamandır. Bu zaman zarfında merak edip, arayan, soran herkese çok teşekkür ederim. Biraz yoğun bir dönemin ardından yine yazılarımla elbette ki, kızdığım, sevindiğim, yanlış gördüğüm tüm duygu ve düşüncelerimi yine sizlerle buluşturmaya devam edeceğim. Biz yazarların en güçlü silahı yazılarımızdır. Bu gücümün de farkındayım ve kalemimi güzel işlere vesile olmak için kullanmaya devam edeceğim elbette ki! Efendim, dersler, vizeler, finaller derken kendime bile zaman ayıramadan dolu dolu bir dönem geçirdim ve şükür altta hiç ders bırakmadan bir üst sınıfa geçmenin mutluluğunu yaşıyorum. İstemek başarmanın yarısıdır derler.

Her şey zamanında ve yerinde güzel derler ya bu çok doğru! Bilirsiniz ki, yaş ilerledikçe hafızada bir takım kayıplar mutlaka yaşanıyor, dersleri anlamakta, ezber yapmakta bazı güçlükler olabiliyor, itiraf edeyim bende bu geçen dönem beni zorlamadı desem yalan olur. Benim lügatimde başarısızlık, düşük not, kaybetme gibi kavramlara yer olmadığı için derslerime dört elle sarıldım ve yine çok şükür başladığım bu işi, çıktığım bu yolu başarı ile tamamlamanın onurunu ve gururunu yaşıyorum. İkinci sınıfta da aynı başarıyı yakalamak için yine çabalarım tüm hızıyla devam edecek.

Bunları da paylaşma sebebim gençlere örnek olmak! Üniversite hayatım boyunca bütün gençlere örnek olmaya, ders notlarımı paylaşmaya ve onlara bütünleştirici olmaya çabaladım. Lakin şu da gözümden kaçmadı, gençlerde maalesef hayal kurma, hedefe ulaşma, çalışma, çabalama gibi kavramların bir kısmı yok! Umursamaz, kaygısız, hedef, hayal, hırs, başarıyok! Ne üzücü değil mi bu durum? Çünkü bu gençler geleceğimizi emanet edip, bizim kenara çekileceğimiz bir nesil! Bu nesilden bahsedince bu konuya da duyarsız kalmak bana doğru gelmediği için bunu yazmak istedim.

Allah kabul etmeyeceği hiçbir duayı kuluna hayal ettirmez. Bir şeyi size nasip edecek ise size onun hayalini kurdurur. Şöyle düşünün başımıza gelen hiçbir şey boşuna değil, biz bazen şer biliriz ama onda kocaman bir hayır vardır. Biz hayır biliriz ama onda bir şer vardır. Biz tüm bunların neden, niçin, nasıl olduğunu bilemeyiz ve sorgulamaya da hakkımız yok! Ama inanın bana ben artık yaşadığım hiçbir şeyi sorgulamıyorum. Bana ne yazıldı ise ben o kaderi yaşıyor olmanın teslimiyetini yaşıyorum. Ve şuna çok inanıyorum ki, ‘’kötüler kazanıyor gibi görünse de, zafer her daim iyilerin zaferi ile sonuçlanıyor’’ çünkü bizi yaratan elbet yolumuzu en güzel şekilde çizecektir. Ben beni yaratana inanıyorum ve güveniyorum bana neyi nasıl nasip edeceğini o benden çok çok iyi bilir. Allah olunca benim yüreğimde gama, kedere yer olmaz. Her şeye şahit olan Allah kimsenin kimse de ahını da, hakkını da bırakmaz, bu teslimiyete tabi olursanız ne dert kalır başınızda ne keder.

Göğsüm her daraldığında gökyüzüne doğru bakıyorum ve hemen inşirah suresini okuyorum. Ve o duanın içimi rahatlatan ferahlığı ile derin bir nefes aldığımda ne üzüntüm kalıyor, ne kahrım, ne kederim, ne de çıkmaz bir sokağım! Tüm anahtarlar kilitli kapıları sanki benimiçin bir bir aralıyor. Sonra içimin ferahlığı ile oh be diyorum, oh be iyi ki her şeyi gören âlemlerin Rabbi yüce Allah var. Onun yazdığı kadere razı gelmekten daha güzel bir manevi hissiyatı olabilir mi? Bugün varız, yarın yok! Kısacık bir dünya hayatında yaşadığını zanneden insanoğlunun misafir olduğunu ve bu dünyadan sadece gelip geçtiğini idrak edememesi ne acıdır. Misafirsin bu hane de, neyin telaşındasın ki sen?

Günün Sözü: 

Adil insanlar sinerse, zalimlerin kahkahaları yeri göğü inletir….

 

 




ARŞİV YAZILAR