YAZAR MEHMET BİLGİN GÖZÜNDE "FIRAT’IN İKİ YAKASI"
"Fırat’ın İki Yakası" roman anlamında ilk deneyimim. Yazarken hiçbir iddian yoktu. Sadece benim için yazmam gereken bir konu olarak düşünmüştüm. Bazı usta kalemlerin övgüsü beni duygulandırdığı gibi yeni romanlara başlama anlamında da cesaretlendirdi. İşte bunlardan biri de değerli dostum, Yazar Mehmet Bilgin.
Mehmet Bilgin, onca işi, uğraşı, meşgalesi arasında kitabımı okuyup, değerlendirme yazısı yazma nezaketinde bulunmuş. Doğrusu bana kitabını değerlendir deselerdi belki bu kadar kısa, net ve objektif bir değerlendirme yapamazdım. Teşekkür ediyorum kardeşim…
İşte Eğitimci Yazar Mehmet Bilgin gözünde "Fırat’ın İki Yakası":
İngiliz romancı Charles Dickens'ın 1859 yılında yazmış olduğu "İki Şehrin Hikayesi" aklıma geldi Fırat'ın İki Yakası'nı okurken. İki romanın da benzer bazı yönleri var.
Öncelikle şunu şöyleyeyim: Kitabı 24 saat bitmeden bitirdim. Belki de en kısa zamanda okuyup bitirdiğim kitaplardan biri oldu.
Akıcı, anlaşılır ve basit bir dil kullanılmış. Yer, zaman uyumu ve de kurgu çok iyi. Karakter adları uyumlu. Okudukça merak uyandıran ve sonlarına yaklaştıkça bitmesini istemediğiniz bir anlatım olmuş.
"Fırat'ın her iki yakası da kabul etmemişti Hacı'yı" cümlesi romanda dikkatimi çeken en önemli cümlelerden biriydi.
Romanda törenin toplum üzerindeki büyük baskısı çok çarpıcı bir şekilde ortaya konuluyor ve törenin her şeyin hatta dinin bile önüne geçtiği vurgulanıyor. Sebep olarak da cehalet, toplumsal baskı ve çaresizlik gösteriliyor.
Kitapta töre ile ilgili şu sözler dikkat çekiyor: "Törenin gereği yapılmıştı ve kan kanla temizlenmişti. Bir aşkın, ihanetin ve de yaşamın sonuna gelinmişti. Yine cehalet kazanmıştı. Tarifi bile yapılamayan töre galip gelmişti." Belki de kitabı özetleyen kısım bu cümlelerdi.
Adıyaman'ın kıymetli yazarı dostum Fahrettin Çelik'in kaleminden yılların emeği ile süzülen ve toplumsal bir yarayı irdeleyip ona ayna tutan bu kitabı okunmaya değer buluyorum.
Kalemine, kelamına ve yüreğine sağlık. Selam ve muhabbetle...